TARİH NEDEN TEKERRÜR EDER

Abone Ol

Eğitim Çinlilerin sözündeki gibi, eğer yüz yıl sonrasını düşünenlerin aracıdır.

Ama bugünün değil , yüzyılın sonrasına göre olmalıdır eğitim.

Ülkemizde akıllı tabletler , akıllı tahtalar gibi teknoloji sınıfları oluşturuldu ise de, öğretmenler ve eğitimciler on yıl sonrasına göre öğrenci yetiştiremedikten sonra yapılanlar nafile..!

bakın okullarımızda bizim zamanımızda bir yabancı dil öğretilirken şimdilerde iki dile çıkarılmış.

Ama yurdum insanı hala bir Turistle ne konuşabilir ne de iletişim kurabilir.

Altı yılda bilmem kaç saat yabancı dili öğrenmeye çalışanlar , lise bitince ne dilde ne de sözde kalır kelimeler.

Sudan çıkmış balığa dönerler.

Sevgili Lise arkadaşım yazar ve İngilizce öğretmeni rahmetli Mehmet Genç

dostumuz şiir kitaplarından sonra bir farklı dalda daha kitap hazırlamıştı sağlığında

kitap bugüne dek duyulmamış , deyimler ve özlü sözler , yer alıyor.

Birini de ben ilettim kendisine.

Sözü rahmetli Aydınlı duayen mimar Mustafa SU ' dan işitmiştim.

Tanıyanlar bilir yakası açılmadık hikayeler, fıkralar gırla gider.

Bir gezide veya toplantıda adlımıydı mikrofonu eline , meddahlar eline su dökemezdi eline..!

İşte ondan duyduğum “semer gıcırdatmak “ deyimi kitapta yer alacak.

“Gel şöyle oturalım da semer gıcırdatalım “ demişti rahmetli.

“O ne demek Mustafa abi “ diye sorduğumda “ sohbet etmek, laflamak , iki lafın belini gırmak diye açıklamıştı.

Ben de bunu Mehmet Genç ile paylaşınca kitapta yerini aldı.

Tarih henüz yazılmamış bir çok gerçeklerle dolu.

Araştırma yapanlar işte bunları geleceğe bir tespit olarak bırakıyor.

Ama henüz dinlemediğimiz ne anılar var ..!

Efeler ilçesinde tanıdığım Bir Yalçın Germen, Ahmet Altınel, Eczacı kalfası İlhan Özvardar abimiz, Aydın yakın siyasi tarihini ezbere bilen duayen Avukat Ergüven Yakan, Sadretttin Kargan , Nejat Doyuran ve daha niceleri..!

yakın zamanda doksanlı yaşlarda yitirdiğimiz duayen Ziraat Odası başkanı rahmetli Kemal Çetin abimizin oğlu Uygur Çetin'den rica ettim.

Babası Kemal beyin anılarını derleyip bir kitapta toplamasını..!

Aydın'ın Yunan işgalini yaşayan ailenin Cuma mahallesindeki dede evinde yaşananları yazmasını rica ettim.

Tarih işte böyle bir anılar ve yaşanmışlıklar silsilesidir.

Osmanlı tarihi çok değil 100 yıl öncesine kadar bu ülkenin bir gerçeği idi.

İşte o tarihten anekdotlar ve anılar..!

***

İstanbul'da kenar semtlerden birinde oturan yaşlı bir kadın, padişahın huzuruna çıkmak istediğini saraydaki görevlilere bildirmiş. Bunun üzerine sultanın karşısına çıkarılmıştı. Yaşlı kadın : Evinin soyulduğunu ve bu olaydan padişahın sorumlu olduğunu söyleyerek, şikayette bulunur. Bunun üzerine hiddetlenen Kanuni: -Bana bak kadın, sen niçin bu kadar derin uyku uyudun da evinin soyulduğunu duymadın? deyince, yaşlı kadın : Padişahım! Kusura bakma, biz seni uyanık bilirdik, onun için evimizde rahat uyuyorduk der. Bu cevap üzerine Kanuni utanarak : -Haklısınız diyerek, kadının çalınan mallarının bedelini kendi malından öder.

***

Tanzimat devrinin ünlü sadrazamı Keçizade Fuat Paşa, zekası ve hazır cevaplığıyla meşhurdur.

Avrupa'ya ilk diplomatik seyahatte bulunan padişah olan Abdülaziz'in, bu seyahati sırasında Fuat Paşa dışişleri bakanı olarak kendisine refakat etmiştir. Paris'te III. Napolyon'a misafir oldukları sırada, Fransız vekilleri ile sohbet ederken şöyle bir mesele ortaya atılır:

"Dünyanın en kuvvetli devleti hangisidir?"

Fuat Paşa hemen:

"Osmanlı Devleti." diye cevap verir.

Tabii herkes hayret eder. Karlofça, Pasarofça, Küçükkaynarca, Edirne gibi anlaşmalarla büyük toprak kaybına uğrayan, Kırım Svaşı ile dış borç batağına saplanan, Viyana Kongresi'nde(1815) Avrupa'dan 'Hasta adam' muamelesi gören bir devletin, hala güçlü olarak bu devletin yöneticisi tarafından ifade edilmiş olması şaşkınlığı büsbütün artırır. İçlerinden birisi, bu cevabın sebebini sorar. Paşa gayet ciddi bir şekilde:

"Dünyada Osmanlı Devleti'nden daha kuvvetli bir devlet olabilir mi? Yüz yıllardan beri biz içeriden, siz dışarıdan yıkmaya çalıştığımız halde hala yerinde duruyor." diye cevap verir.

***

gördünüz mü işte yüz yıldan bu yana ne değişmiş ki..?

Ama tarihi bilenler için aslında bugün doğu ve Güneydoğu da olanlar bir tekerrürdür.

Ancak son anekdottaki gibi bu ülkeyi yüz yıldan beri yıkamayanlar , daha çok bekleyecektir.

HEPİMİZE İYİ HAFTALAR

SÖZÜN ÖZÜ :

TARİHİ ÖĞRENMEYENLER, ONU TEKRAR YAŞAMAK ZORUNDA KALIRLAR.


MEHMET ÖZÇAKIR

mehmetozcakir@hotmail.com

P.K:110 EFELER - AYDIN

GSM : 0.542.7608691