Oldum olası 1990’ların, 2 binlerin ilk yarısına kadar yapılan televizyon dizilerini çok severim. Fırsat buldukça Youtube üzerinden dizilerin bölümlerini indirir, seyretmeye çalışırım. Bugünlerde de yine nostalji yaşıyor, 2003 – 2004 sezonunda çekilen Kurşun Yarası dizisini yeniden izliyorum.
Osmanlı’nın son dönemini ve Millî Mücadele yıllarını konu alan Kurşun Yarası, dönemin ruhunu çok iyi yansıtan bir dizi. Devre egemen olan idarî, sosyal ve ekonomik problemleri gayet iyi özetleyen bu diziyi bundan 18 yıl önce televizyonda izlemiştim. Aradan geçen süre zarfında televizyonlarda birkaç kez tekrarını izledim. Yaşanan olayları, izlerken duyduğum heyecanı, hüznü, sevinci, replikleri hiç ama hiç unutamam. Şimdi uzun bir aradan sonra tekrar izlediğimde bu duyguları yeniden yaşıyorum.
***
Eski dizilerle yeni dizilerin arasında en temel fark süre konusu. 1990’ların ve 2 binli yılların ilk yarısının dizileri 45 dakika, 1 saat veya en fazla 1 saat 15 dakika uzunluğundayken günümüzdeki yeni nesil dizilerde süre oldukça abartılmış durumda. Öyle ki, 2 saat hatta 2 buçuk saat uzunluğundaki diziler işin cılkını çıkarmış durumda. Hâlbuki eski dizilerde olaylar çok daha kısa bir süre içinde gelişip, sonuca ulaşıyordu. Böylesi de daha anlamlıydı kanısındayım.
***
Bir de şu var ki, eski diziler yaşadığı dönemin karakteristiğini, modasını, teknolojisini, insan ilişkilerini ve daha nicelerini yansıtması bakımından çok değerli. Şimdilerde beton yığınına dönmüş bir alanın geçmişte ne kadar doğal güzelliğe sahip olduğunu o diziler sayesinde gözlemleyebiliriz.
Sahi nerede o eski diziler?