MARJİNAL TARIM ARAZİLERİNİN ÜRETİCİ YARARINA SUNULMASI

Abone Ol

Türk tarımının en önemli sorunlarından birisi aile başına düşen tarım arazisinin azlığıdır. Bazı bölgeler( İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu) hariç tutulduğunda Türk çiftçisinin hane başına düşen tarım arazisi miktarı ortalaması 11 dekara kadar düşmektedir.

Bu arazi miktarını artırmanın bir yolu da marjinal tarım arazilerinin üretici ailelere kazandırılmasıdır.

12.135.961 hektar “ Marjinal Tarım Arazisi” küçümsenmeyecek bir tarım varlığı olarak karşımızda durmaktadır.

Şu anda çok yüksek enflasyon yaşanan ülkemizde tarım arazilerine karşı ilgi oldukça artmıştır.

Arazi rantının azalması ve piyasa taleplerinin artması marjinal kârları ve kırılgan fiyatları değiştirir ve sonunda marjinal arazilerin üretime dönüştürülmesine neden olabilir. Avrupa’daki marjinal araziler, ekonomik gelişme ve gıda taleplerine önemli ölçüde maruz kalmış ve iş gücü maliyetlerinin artması ve tarımın yoğunlaşmasının bir sonucu olarak düşmektedir.

Belirli planlamalar dahilinde marjinal tarım alanları üreticiye sunulmalıdır.

Bu sahiplendirmenin çok çeşitli yararları olacaktır:

· Üretici ailesinin işlediği toprak arttığı için refahı da artacaktır.

· Gıda üretimi için gerekli ve aday arazi kaynakları sağlanacaktır

· Arazi kalitesinin değerlendirilme açısından önemli başarılar elde edilecektir.

· Ülkemizde, özellikle büyük şehirlerde artan nüfustan dolayı, yoğun nüfuslu bölgelerdeki insanların kırsala, marjinal toprak bölgelerine göçü sağlanabilecektir.

· Marjinal alanların uygun tarla yönetimi sistemlerine dönüştürülmesi gerçekleşebilecektir.

· Bozulmuş toprakların düzenli tarım alanına geçirilmesi sağlanabilecektir.

· Tarımda kesintisiz üretim gerçekleştirilebilecektir.

· Erozyonla mücadelede mesafe alınacaktır.

Ankara Tarım bürokrasisinin bu konuyu ele alma zamanı gelmiş ve geçmektedir.

Marjinal tarım arazileri konusunda yeni ve üretici odaklı bir mevzuat vücuda getirilmelidir.

Bu mevzuat bütünü maden,enerji,şehirleşme,turizm gibi gözü tarım topraklarına çevirmiş sektörlere sıfır taviz ile yaklaşmalıdır.

Üretici refahı ve kesintisiz gıda üretimi ana ve vazgeçilmez hedefler olmalıdır.