KURAKLIĞIN TÜRKİYE’YE MEVCUT ETKİLERİ

Abone Ol

Gazete, televizyon haberleri ve sosyal medyada sık gündeme gelen kuraklık olgusu daha çok içme suyu baraj, göletleri haberleri ile şehir ve kasaba halkları tarafından ve tarımsal sulama yapan üretici kesim tarafından ilgi ile izlenmektedir.

Kuraklık kavramı daha çok ısıl yükselme ve diğer iklimsel etkiler dolayısıyla ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında soğuk kuraklıktan da söz etmek gerekir.

MGM Genel Müdürlüğü’nün 2021 kuraklık haritaları bu görüşü doğrulamaktadır.

“Kuraklık ilk olarak tarım alanlarında ve su varlığına bağlı sektörler üzerinde etkisini göstermektedir. Bu sebeple, tarım sektöründeki kuraklığın gözlenen etkilerinin diğer sektörlerden çok daha farklı olduğunu söylemek mümkündür. Tarımsal kuraklık adı verilen bu kavram, bitkilerin çıkış ve gelişme döneminde ihtiyaç duydukları suyun toprakta bulunamaması anlamına gelmekte olup, tarımsal verimliliği yakından etkilemektedir (Kapluhan, 2013).”

Şu anda ülkemizde yaşanan kuraklık yağış azlığı ve düzensizliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun sonucu da yer altı ve yer üstü su rezervlerinin hızla eksilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

“ Verimliliği etkileyen diğer unsurlar arasında mevsimlik olarak görülen kuraklıklar, buharlaşmanın maksimum seviyede olduğu yaz aylarında sulama faaliyetlerinin az olması ve beklenmedik kuraklıklar yer almaktadır. Tarımsal kuraklık, ürün kalitesini ciddi oranda etkilemekte olup; ekonomisi tarıma dayalı olan bölgeler için en temel sorunlardan biridir. Kuraklığın yaşandığı bölgelerde gözlenen diğer sorunlar arasında yağışların beklenen düzeyinde altında kalması, düzensiz yağış rejimleri, artan nüfusla beraber su kaynaklarının kontrolsüz ve plansız kullanımı, su kaynaklarının nitelik ve nicelik olarak azalmasından dolayı beklenen verimi sağlamaması gibi sorunlar yer almaktadır (TAKEP, 2008; Başoğlu ve Telatar, 2013). “

Dünyada daha bizden daha önce farkına varılan, devlet, sivil toplum ve tarım sektörleri tarafından tedbirleri ve planlamaları yapılan “kuraklığa karşı önlemler ”de devlet ve ülke olarak henüz planlama safhasından somut tedbirlere geçme çabasındayız.

“Tarım alanlarını ciddi oranda etkilen kuraklık toprak varlığını etkilediği kadar toprakla uğraşan üreticiyi de olumsuz yönden etkilemektedir. Bu durum en fazla aktif olarak tarımla uğraşan ülkeleri etkilemektedir. Dünyada yaşanan kuraklıklarla başa çıkabilmek adına yerel, bölgesel ve ulusal ölçekte önlemlerin ve politikaların geliştirilmesi söz konusu olmuştur. Bu önlemler ve politikalar arasında geleneksel tarım uygulamalarının terk edilmesi, tarımsal üretimde modern metotların kullanılması, değişen iklim koşullarına göre ürün deseninin değiştirilmesi, ekili dikili tarım alanlarının genişletilmesi, sulanan tekniklerinin modern teknolojilere göre yenilenmesi, yerel bazda tarım topraklarının kabiliyetlerinin doğru tespit edilmesi, üreticilere teşvik ve destek programlarının sunulması, üreticilere gerekli eğitimlerin verilmesi yer almaktadır (Türkeş, 2012; Kapluhan, 2013).

“Bu sayede tarımsal verimliliğin arttırılması, tarımsal üretime yön veren kesimin tarım topraklarını terk etmesinin önüne geçilebilmesi ve kuraklıkla doğrudan mücadele edilmesi sağlanabilecektir. Ayrıca, bu sürecin doğru biçimde yönetilmesi, yalnızca tarım alanlarının korunmasını değil, aynı zamanda ekolojik dengenin devamlılığını sağlayarak bu alanların yapılaşma baskısı altında kalmasına engel olacaktır (Türkeş, 2012; Başoğlu ve Telatar, 2013).”