Milli Mücadeleye katılan Nazmi Topçuoğlu 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında bulunarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışında bulunmuş ve meclisin ilk katiplerinden olmuştur. Siyasal Bilgiler mezunu olan Topçuoğlu, Atatürk’ün direktifi ile Aydın milletvekili seçilmiştir. Uzun süre milletvekilliği yapmış ve 2. Dünya Savaşı sırasında tarım ve ayrıca Ticaret Bakanlığında bulunmuş ve İzmir Fuarını, Ticaret Bakanı olarak hep o açmıştır. Türkiye’deki kooperatifçiliğin babası olarak anılır. Tarım Kredi Kooperatiflerinin tüzüğünü ve kuruluşunu hazırlamıştır. Böylece fakir köylünün zengin tüccarlar tarafından sömürülmesini önlemiştir. 1940 yılında Türk Petrolü kurarak yabancı petrol şirketleri karşısında Türk Milli petrol politikasının temelini atmıştır.
Aydın Belediye Başkanı İzzet Paşa’nın eşi ve Nazmi Topçuoğlu’nun kız kardeşi olan Hürmüz hanım, okumaya çok önem veren bir hayırseverdir. Her yıl arazilerinden gelirlerle fakir çocukları okuturmuş. Dinine de düşkün olan Hürmüz Ayaydın, hayatta iken İncirliova’nın Zafer Mahallesindeki Hürmüz Ayaydın camisini yaptırmıştır. Hürmüz Ayaydın 12 Ağustos 1961 senesinde İstanbul’da yaşama veda etmiş ve Zincirlikuyu asri mezarlığına defin edilmiştir. Öldükten sonra miras bıraktığı topraklarda torunu onun adına okul yaptırmıştır. Şimdiki Atatürk Mahallesi eskiden incir bahçesiydi ve Hürmüz Ayaydın’a aitti. Hürmüz Ayaydın Aydın Valisi İzzet Ayaydın’ın eşidir. Nazmi Topçuoğlu’nun ise kız kardeşidir.
Halen İncirliova’da ailenin yaptırdığı İzzet Ayaydın İlköğretim Okulu, Hürmüz Ayaydın ilköğretim okulu, Sandıklı’da Nazmi Topçuoğlu ilköğretim okulu, Sandıklı’da Nazmi Topçuoğlu Camisi ve İncirliova’da Hürmüs Ayaydın camisi vardır. Nazmi Topçuoğlu, çocuk parkı yapılması için kendi arazisinden yer bağışlayarak Sandıklı’da Nazmi Topçuoğlu çocuk parkını yaptırmıştır. Tariş incir depolarının yeri de Nazmi Topçuoğlu tarafından Tariş’e bağışlanmıştır. İncirliova Belediyesi’nin şimdi otopark olan ve eskiden elektrik fabrikası olan arsa da Nazmi Topçuoğlu tarafından İncirliova Belediyesine bağışlanmıştır. İncirliova’ya elektrik gelmesi ve elektrik imkanlarının artması da Nazmi Topçuoğlu’nun siyasi gücüyle olmuştur.
Nazmi Topçuoğlu 24.03.1956 yılında vefat etmiş ve cenazesi İstanbul Zincirlikuyu mezarlığına gömülmüştür. Servetini vakıf kurarak, İncirliova’da hastane, kendi atını taşıyan bir okul da yapmıştır. Vakfından gelen paralarla hastanenin ihtiyaçları ile okuldaki çocukların defter ve kırtasiye gibi ihtiyaçları ve okulun genel masrafları vakıf kaynaklarından karşılanmaktadır.
AYDIN BELEDİYE BAŞKANI NAM-I DİĞER ARAP İZZET
İzzet Ayaydın 1872 Erzincan’ın Eğin kasabasında doğdu. Ölüm tarihi 1.08.1947.--1917 yılında Aydın’a ve özellikle İncirliova’ya yaptığı hayır işleri nedeniyle Padişah Sultan Reşat, Aydın Belediye Başkanı İzzet Bey’e paşalık nişanı vermiştir.İzzet Paşa’nın bir çok ünvanları vardır.İstiklal Savaşı’ndan önce bir dönem Aydın Belediye Başkanlığı görevinde bulundu.
İzmir Ticaret Borsası’nın uzun yıllar yönetim kurulu üyesi ve bir dönem başkanlığı üstlenmiştir.
Türkiye’nin incir kralı
büyük hayırsever
Herhalde bu hayırseverlik aileden geliyor. Hilmi Fırat ve Özbaş aileleri ile İzzet Ayaydın’ın kardeş çocuklarının torunlarıdır. Hacı Halil Paşa Ramazan Paşa Camii’nin tamirini yaptığı için padişah ona da paşalık nişanı vermiştir.Ünlü şair Ümit Yaşar Oğuzcan’ın İzzet Paşa’nın ölümünün 30. Senesinde yazdığı şiir.Bir kısmı gözyaşı ile kan bırakıp gittiler.Bir kısmı köşk, han, arazi altın bırakıp gittiler.Hepsi de birer tatlı can bırakıp gittiler.Çok az kişi gördüm ki, Aydınlı İzzet misali Artlarında şerefle, şan bırakıp gittiler.İzzet Paşa’nın torunu M. İhsan Ayaydın’ın yazdığı teşekkür şiiri.
Binlerce teşekkür sünü
Ünlü şair Ümit Yaşar’a
Kaleminle, mısralarınla yine döktürmüşsün.
Her zamanki üslübunla
Dedemin kanını damarlarımda hissettim.
Ecdadımla bir kez daha iftihar ettim.
Ne yazık ki sen de öldün ey ünlü şair
Ama şiirlerinle mısralarınla yaşıyorsun
Şiirlerin bütün yurtta okundukça
Sen de ölümsüzlüğe kavuşuyorsun.
İZZET PAŞA’NIN SÖKE’DEKİ AĞABEYİ H. MUSTAFA
Bilindiği gibi, Ömer Efendi’nin büyük oğlu H. Mustafa Söke Süvari Alayında 1855’de askerliğini tamamladıktan sonra aynı yıl içinde Erzincan Eğinden Söke’ye göçmüş ve bir süre sonra bütün aile fertlerini yanına almıştır. H. Mustafa’nın Söke’deki ilk işi kasaplık. Çok para kazanınca sonra kereste tüccarlığına başlıyor. H. Mustafa küçük kardeşi İzzet Paşa gibi mala mülke çok düşkündü. Gölbent köyü civarında bir çiftlik aldı. Yüklü bir serveti vardı. Ancak talihsizliğe bakın ki, İtalyan kuvvetleri Söke’den çekilinde 1922 yılının Nisan ayında Yunanlılar Sökeyi işgal etti. H. Mustafa’nın iki oğlu Ömer ve Ali, “Baba Yunanlılar bize mezalim uygular gel Rodos’a gidelim” deyince babaları “Bu malı mülkü bırakıp bir yere gidemem” isterseniz siz gidin demiş. Bunun üzerine iki oğlu Yunan gelmeden Rodos adasına giderler. Ancak H. Mustafa’nın Rodos’a gitmeme kararı ölümüne giden yolu araladı. Korkulan oldu. Yerli Rumlar, Yunan kuvvetlerine H. Mustafa’nın çok zengin olduğunu ispiyon ettiler. Dört aylık Yunan işgali sırasında H. Mustafa çok büyük işkence gördü. Yunanlılar onu servetini nereye sakladığını sorduklarında “Hiç servetim yok” dedi. Yunan kuvvetleri 5 Eylül gecesi Söke’yi terk edip gittiler. H. Mustafa’nın çocukları, Rodos’tan geldiklerinde babalarının durumunu beğenmediler. Yunanlılar onu acımasızca işkence yaptıkları için sağlığı çok bozulmuştu.
Söke’deki doktorlar, babanızı İzmir’e götürün dediler. İzmirdeki doktorlar ise İstanbul’a götürmelerini tavsiye ettiler. Oğulları Ömer ve Ali, Hacı Mustafa’yı İstanbul’da bir hastaneye yatırdılar. Ancak doktorların bütün çabası Hacı Mustafa’yı hayata bağlamaya yetmedi ve H. Mustafa, Ekim 1922 tarihinde hakkın rahmetine kavuştu. Ama oğulları H. Mustafa’nın cenazesini Söke’ye getirmeyip İstanbul’da defnettiler. Kader ne yazık ki ağlarını böyle örmüştü. Ama 1855 yılında Erzincan eğinden Söke ve Aydın’a kök salan aile yetişen yeni kuşaklarıyla varlıklarını sürdürüyorlar.