TEMA Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hikmet Öztürk, AA muhabirine, Dünya Toprak Günü'nün Birleşmiş Milletler tarafından 2013 yılında alınan bir kararla her yıl 5 Aralık'ta kutlandığını söyledi.
Toprağın yaşam için temel olduğunu belirten Öztürk, "Eğer bu ince toprak tabakası olmasaydı, karada yaşayan hiçbir canlı hayatta kalamazdı. Toprak, bitkilerin büyümesi için gerekli besin maddelerini ve suyu sağlayarak ekosistemin temel taşını oluşturuyor. Dünyadaki türlerin yüzde 59'u toprakta yaşıyor ve bir kaşık sağlıklı toprak, dünya nüfusundan daha fazla mikroorganizma barındırıyor." diye konuştu.
Öztürk, toprağın karbon depolama kapasitesine de değinerek, "Toprak, okyanuslardan sonra dünyadaki en büyük karbon deposudur. Eğer bu karbon, toprak yerine atmosfere salınsaydı, iklim değişikliği krizi çok daha derin olurdu. Ayrıca, tarımsal üretimimizin yüzde 95'i doğrudan toprağa bağlıdır." ifadelerini kullandı.
"Erozyon, küresel karbon salımının yüzde 3'üne neden oluyor"
Erozyonun, Türkiye ve dünya genelinde toprak kayıplarının en büyük nedenlerinden biri olarak öne çıktığını vurguladı.
Öztürk, erozyonu "toprağın enflasyonu" olarak nitelendirerek, "Dünyada her yıl yaklaşık 75 milyar ton toprak erozyona uğruyor. Bu, her 5 saniyede bir futbol sahası büyüklüğünde toprağın kaybolması demektir. Türkiye'de tarımsal arazilerin yüzde 39'unda ve meraların yüzde 54'ünde erozyon yaşanıyor. Bu, gıda üretimi açısından ciddi bir tehdittir. Ayrıca erozyon, küresel karbon salımının yüzde 3'üne neden oluyor." diye konuştu.
Öztürk, 1 santimetre toprağın oluşmasının 400-500 yıl sürdüğünü, ancak hızlı erozyon nedeniyle bu miktarın sadece 16 yılda kaybedildiğini belirtti.
Türkiye'deki toprakların organik madde içeriğinin kritik bir seviyede olduğunu vurgulayan Öztürk, "Verimli bir tarım toprağında organik madde oranının yüzde 5 olması gerekiyor. Türkiye'de tarım arazilerinin yüzde 99'u, yüzde 3'ün altında bir organik madde içeriğine sahiptir. Bu durum, toprağın verimliliğini ve su tutma kapasitesini düşürerek kuraklıkla mücadeleyi zorlaştırıyor." dedi.
"Türkiye genelinde yaklaşık 40 milyon fidanı toprakla buluşturduk"
Öztürk, TEMA Vakfının 1992 yılından bu yana toprak koruma çalışmalarında öncü rol oynadığı kaydetti.
Vakfın, toprağın önemi konusunda toplumda farkındalık oluşturduğunu aktaran Öztürk, "TEMA Vakfı olarak, sürdürülebilir yönetim politikalarını geliştirmek ve erozyonla mücadele etmek öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu'nun çıkarılmasında önemli bir rol oynadık. Ayrıca, Türkiye genelinde yaklaşık 40 milyon fidanı toprakla buluşturduk ve 700 milyon meşe palamudu ektik." bilgisini verdi.
Öztürk, doğa eğitim programları ve eğitim portalları aracılığıyla, her eğitim kademesindeki çocuklara, gençlere ve öğretmenlere kadar geniş bir kitleye ekolojik okuryazarlık konusunda farkındalık kazandırdıklarını anlattı.
İklim krizinin ve kuraklığın etkilerinin her geçen gün daha fazla hissedildiğini vurgulayan Öztürk, şunları kaydetti:
"Erozyon devam ederse 2050 yılına kadar topraklarımızın verimliliği yüzde 50 azalacak, ancak gıda ihtiyacı yüzde 50 artacak. Tarım arazileri sınırsız değil. Kişi başına düşen tarım arazisi oranı hızla azalıyor. 1990 yılında kişi başına ekilebilir tarım arazisi dünya genelinde 0,28 hektar iken, bu rakam bugün 0,20 hektara geriledi. Ülkemizde ise aynı dönemde 0.51 hektardan 0,28 hektara düştü. Bu nedenle toprağı korumak, gıda ihtiyacının karşılanmasında ve iklim değişikliğinde mücadele de kritik öneme sahiptir."
Dr. Öztürk, Türk halkının ağaçlandırma çalışmalarına olan ilgisinden memnuniyet duyduklarını belirterek, herkesi TEMA Vakfı aracılığıyla başta toprak olmak üzere tüm doğal varlıkları koruma mücadelesine katılmaya davet etti.