ÇORUM BİLGESİ MANEVİ DAYIM, EĞİTİMCİ – YAZAR SALİM SAVCI HOCA'MIZDAN DERSLER

Abone Ol

Yaşamımda öğretmen ve yazar olarak tam 74 yılımı okumanın bir alışkanlık olduğunu savunarak ve özenle de uygulamaya çalışarak geçirdim. 2017 yılında da “Okumak Bilinçli Bir Eylemdir” kitabımı yazdım. İnanınız şimdi kimseye “oku” demiyorum, “kendinizi geliştirmek istiyorsanız lütfen düşünmeyi öğrenin” diyorum.

OKU VE DÜŞÜN!

YEMEĞİMİ TABAĞINA YEDİRMEM.

2009 yılında Osmancık – Çampınar Köyü Prof. Dr. Bahri Savcı Kütüphanesine bir kız öğrenci geldi. Karşısında rehber ve danışman olarak beni buldu.

-Salim Dede (öğrenciler böyle söylüyor) sizin “Yemeğimi Tabağıma Yedirmem” köşe yazınızı arkadaşımda gördüm, okudum. O yazınızın bir kopyasını almak için geldim.

-Sevgili yavrum, o yazının fotokopisini yeniden alacağım. Üç gün sonra sizi beklerim dedim. Bu yavrum elimi öperek gitti. Şimdi bu yazımı aktarıyorum:

Yokluk çekmeyen bir insan, sahip olduğu nimetlerin değeri anlamında takdir edemeyebilir. Bizim kuşak; Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'na girmediği halde, karneyle ekmek verildiğini hiç unutamaz.

O yıllarda büyüyen ve yatılı olarak okuyan bir öğrencinin tabağında hiç yemek bırakmadığını bilmem hiç düşünebildiniz mi? Şahsen ben, öğrenciliğim süresince tabağıma konulan yemeği son lokmasına kadar yedim. Son kalan parçayı da elimde sakladığım ekmekle tabağımı iyice sıyırdım. Hiç artık bırakmadım. Yani tabağım yemediğimi yiyemedi.

Aradan çok yıllar geçti. Bugün bile yiyebileceğim kadar ekmek ve tabağıma da yemek alırım. Ekmekten ve yemekten artık bırakmam.

Ankara'da 55 yıl, doğduğum köyde de 10 yıldır bu geleneği sürdürüyorum. Bu davranışım çok ilgi topluyor. Sürekli olarak çevremde anılmama neden oluyor.

Bu yazımı okuyan sevgili okurlarım, sizler de yemeğinizi tabağınıza yedirmezseniz, ülkemize en büyük iyilik yapmış olursunuz.

Şöyle ki: Tabağınızda bir lokma bile kalmayacağı için en az temizlik maddesi kullanmış olursunuz.

Lütfen şurasını da unutmayınız. Bulaşık yıkamadan kullandığınız deterjan çeşitleri doğaya en çok zararı veren maddelerden sayılır. Bu maddelerde bile ayrıca tasarruf olacaktır. Dolayısıyla çaylar, ırmaklar, göller ve denizlerde kirlilik en aza inecektir. Her kişi yiyebileceğinden fazlası yemek çeşidi almayacağı için her insanın sindirim sistemi daha rahat çalışacak, hem de yiyecek ve içilecek maddelerden tasarruf sağlanmış olacaktır. Ne demişler, “Su damlaya damlaya göl olur” atasözüyle de kendilerini uyarmışlar.

İnsanoğlunun doğaya verdiği kirliliği dile getiren rahmetli yeğenim şair Osman Savcı'nın İYİ – KÖTÜ – ÇİRKİN kitabından bir şiirini paylaşmak üzere aktarıyorum:

Ne mutlu yarınlar için,

Yapma anam yapma,

Bacım sen de yapma,

Bacım sen de yapma,

Ne olur sen de yapma!

Dökme o yağları,

O asitli suları musluğa!

Atılmak istenen pislik,

Zarar verir doğaya!

Kirletir tüm ırmakları,

Gölleri ve denizleri,

Yok eder her canlıyı.

Dolayısıyla tüm güzellikleri,

Bir benimle ne olur deme,

Bir sen yoksun ki,

Bu koca dünyada!