BUGÜN, DÜNÜN GELİŞMELERİNE BAĞLIDIR

Abone Ol

Perşembeyi okumak isteyenler, çarşambayı bilmeliler, değil mi? Ama bugünün bugüne bağlı olduğunu da asla unutmayalım. Günümüzden yirmi yıl önce zincir marketler yoktur. Bakkalın, marketlere karşı savaş ilan ettiği de söz konusu değildir. O vakitler, şimdinin yenik kahramanı bakkallar sadece bakkal amcadır. Kendimize şöyle soralım, bakkal amcaların kuvvetli olduğu dönemlerde, Türkiye’de zincir market kuracak zenginlikte şirketler, zenginler yok muydu? Olmaz olur mu, vardı… Bir cenazesi veya hastası olan bakkal, yanındaki çırağa dükkânını emanet edemez, dükkânı geçici olarak kapatırdı. Çünkü çırağın el altından dükkândan bir şeyler satıp bakkalı zarara uğratma riski vardı. Hal böyleyken bundan yirmi yıl önce İstanbul’daki sermayedar Anadolu’nun bir yerinde açacağı zincir marketi nasıl kontrol edecekti? Kontrol edemeyecekti. O nedenle zincir marketler yoktur. Günümüzde internet tabanlı otomasyon sistemi var. Aydın’daki bir marketinde satılan malı, İstanbul’daki şirket merkezi anında takip edebilmektedir. Markete giren mal anında sisteme girerken, satılan bir çiklet dahi kasada barkodun okutulmasıyla stoktan düşülmektedir. Zincir market örneği, bugünün bugüne bağlı olduğuna güçlü bir örnektir.

Bugünün düne bağlı olduğu gerçeği, yarının da bugünlerden oluşturulduğu sonucuna bizi ulaştırır. Zaten günümüzü iyi kavrayanlar, bir sonraki çağa hükmedebilir. On dokuzuncu yüzyılda ilk otomobiller yapılır. Ancak bunlar, verimli ve yaygın bir kullanımda değildi. Batılılar, buradan yola çıkarak yirminci yüzyılın petrol çağı olacağını düşündü. Sizce, yirminci yüzyılın ilkçeyreğinde Osmanlı Devleti neden parçalandı? I. Dünya Savaşı sonrası neden öncelikle Osmanlı’ya bağlı Ortadoğu toprakları işgal edildi? Bu soruların cevaplarını bilmeyen var mı?

Demiryollarından önce kıtalar ve kentler arası ticaret develerle sağlanır. Demiryollarının geçtiği yerlerde bu olgu zamanla ortadan kalmıştır. Ama demiryolu kesinlikle deveyi ve deveciliği bitirmemiştir. Hatta deveciliğin önemini kat kat artırmıştır. Deve trene arkadaştır. Nasıl mı? Demiryolunun geçtiği yerlerdeki ticaret hacmin artığını bir kez daha hatırlatalım. Sözü geçen dönemlerde karayolları yoktur. Dolayısıyla çevreden istasyonlara mal deveyle nakledilir. Aydın-İzmir demiryolu üzerinde eskiden kalma pek çok depo vardır. Develerle çevre köy-beldelerden getirilen mallar öncelikle bu depolarda istiflenir; Daha sonra trenle İzmir limanına gönderilir. Bütün bunlardan dolayı1860-1950 arasında Aydın’da deve miktarı çok artar. Devlet develerden hayvan vergisi dışında ayrıca nakliye vergisi(Ticari araç) alır. Aydın’da günümüzde hale deve kültürünün bu kadar canlı olması, devenin daha düne kadar trenle arkadaşlığına bağlıdır. Aydın ve diğer yerlerde deveciliğin sonunu getiren1950’den sonra karayollarının yaygınlaşması olmuştur. Karayolu, devenin karabasanıdır, tren değil.(*)

(*)Sözü geçen dönemlerde şehir içi taşımacılık daha çok at arabalarıyla yapılmıştır. At arabası durakları için tren istasyonlarına yakın yerler seçilmiştir. 1985 yılına kadar Aydın kent meydanını, egemenlik caddesi ve Cuma mahallesine bağlayan, Çavuş Köprüsü bağlantılı yolun üzerinde büyük çam ağaçlarının altında at arabası durakları vardı(Bugünkü camlı Aydın Belediyesi binası önü). İncirliova’da ise tren istasyonunu sadece 200 m. Batı kenarında devası çınar ağaçlarının gölgesindeydi at arabası durağı… Hükümet Bulvarının doğu kısmında yer alan Hasırcı Pazarı’nda paytonlar beklerdi. Bu paytonlar Kemer-Hükümet Bulvarı arasında yolcu taşırdı.

Yirminci yüzyıl petrol çağıysa on dokuzuncu yüzyıl kömür çağıdır. Veya buhar dönemi, ne derseniz deyin. İlk trenler buhar gücüyle çalışır. Kullanışlı demiryolları 1825’te ilk İngiltere’de inşa edilir. Sırayla 1831’deABD; 1832’de Fransa, 1837’de Rusya gibi ülkelerde demiryolu kullanılmaya başlanır. Demiryolunun kullanımı; her yerde ticari kapasiteyi artırır. Demiryolu kullanımı emperyalist döneme denk geldiği için Batılıların sömürü gücünü artırır. Batılılar, bir ülkenin sadece liman kentlerinde değil, artık o ülkenin içlerine kadar nüfuz edebilmektedir. Demiryollarının önemini daha baştan kavrayan Victoria İngiltere’si 1838 yılında Osmanlılarla Balta Limanı Antlaşması yapar. Bu antlaşma, İngilizlere Osmanlıların iç kentlerinde ticaret yapma yetkisi verir. Osmanlı başlangıçta bu antlaşmanın tehlikesini görmez. Olanlar, Mısır sorununa karşı Osmanlı’nın verdiği küçük bir tavizdir sadece… Oysaki İngiltere geleceğe yatırım yapmaktadır. Osmanlı topraklarında 1854’teKahire-İskenderiye; 1860’ta İzmir-Aydın demiryolları İngilizler tarafından inşa edilir. Asıl dram şimdi başlamaktadır. İngilizler artık demiryoluyla Osmanlı’nın iç kentlerindedir. 1838 Balta Limanı Antlaşması, güya Osmanlılar için küçük bir taviz antlaşmasıydı. Ancak bu antlaşma, İngilizler adına 10-15yıl sonrasının hukuki alt yapısını oluşturur.