Üniversitelerin açılmasıyla birlikte memleketlerinden farklı illere giden öğrencilerin karşı karşıya kaldığı en büyük sorun barınma. Yüksek tahsil için evinden ayrılan gençler ya devlet yurtları veya özel yurtlarda veyahut da kiralık evlerde kalacaklar. Yaşadığı şehirde, kendi evinden üniversiteye gidip gelenler çok şanslı. Yoksa ev kiraları da yurt ücretleri de cep yakıyor. Cep yakmanın da ötesinde öğrenciler kalacak yer bulabilmek için olağanüstü çaba sarf ediyor.
***
Aydın, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi metropollere nazaran barınma konusunda daha ekonomik koşul ve olanaklara sahip. Özellikle İstanbul'da oturulabilecek bir dairenin kirası 2 bin – 2 bin 500 liradan başlıyor. Aydın'da ise bin liradan başlayan fiyatlarla daire bulmak mümkün. Özel yurt ücretlerini de her aile karşılayamıyor. Devlet yurdu da herkese çıkmıyor. Hal böyle olunca öğrenciler, çok büyük mağduriyetle karşı karşıya kalıyor. Nasıl kalmasınlar ki? Siz çalışın, çabalayın, milyonlarca aday içerisinden üniversiteye girmeye hak kazanın. Tam her şey yolunda giderken yüksek meblağlara varan kira bedelleri ve yurt ücretleri nedeniyle hayal kırıklığına uğrayın… Olacak iş değil…
***
İşte tam da bu noktada sosyal devlet olgusunun işlemesi gerekiyor. Son dönemde yeni yurt çalışmalarında mesafe kat edildiğini biliyorum. Ancak bu konuda mesafe almak yetmez, daha fazla sayıda tesis ve yurtların inşa edilerek öğrencilerin hizmetine sunulması gerekir.
Üniversite açmak, genç bireylere yükseköğrenim olanağı sağlamak güzeldir ancak bunu yaparken gerekli altyapıyı, fiziksel koşulları sağlamak da olmazsa olmazdır. Şayet bu yapılmadığı takdirde ortaya çıkan tablo, gençleri zor durumda bırakır.
Bir de geçtiğimiz günlerde ADÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir, yurt ücretleri konusunda ev sahiplerine ve işletmecilere 'hassasiyet' çağrısı yaparak, “Bu şehrin vicdanına güveniyorum” mesajı verdi.
***
Umarım Rektör Hoca'nın bu çağrısından sonra ev sahipleri ve yurt işletmecileri, kendilerini üniversite okumaya gelen genç insanların yerine koyar, vicdan muhasebesi yaparlar. İnsanların okuma olanağını kaybetmemeleri adına bin 500 liraya kiraya vereceğiniz daireyi birkaç yüz lira daha az bedelle kiraya vermeniz sizi yoksullaştırmaz aksine toplumsal dayanışmanın önemli bir örneğini vermiş olursunuz. Bu durumun kişiye sağladığı manevi haz, emin olun ki, fazladan alacağınız birkaç yüz liralık kira bedeliyle kıyas bile edilemez.
Dilerim, bu konuda herkes üzerine düşeni yapar. Bin bir zorluk, mücadele ve özverili çalışmalarla üniversiteye girmeye hak kazanan gençler, huzurlu bir öğrencilik dönemi geçirir. Ortak dileğimiz budur…