Krallardan biri bir Sufiye sormuş: “Benim hangisini yapmam daha doğrudur: Halkımın bilgisini artırmak mı yoksa onlara daha çok yiyecek dağıtmak mı?”
Sufi, şöyle yanıt vermiş: “Neden bilgi? Kişi onu alacak durumda değilse, sizden nefret eder; eğer onu takdir edebilecek biri değilse, yararsız bulacaktır; onu elde ederken, gururu kabaracak biri ise, size olan saygısı azalacak; onu elde ederken, gururu kabaracak biri ise, size olan saygısı azalacak; onu anlayacak durumda değilse, sizi eleştirecektir.”
“Yiyecek niye? Eğer çok yerse güçten düşer ve hastalanır; eğer kendisini şımartmak istediğinizi düşünürse, size karşı dolap çevirir; eğer daha fazla elde edebileceğine kanaat getirirse ayaklanır, kargaşa çıkarır. Bırakın herkes kendiliğinden ne kadar elde edebiliyorsa onu elde etsin. Doğru ölçü budur.”
ÖLÇÜLÜ OLMAK: dikkatli, adil, hassas ve düşünceli olmak olarak tanımlanır.
ÖLÇÜLÜ OLMAK: duygu, düşünce ve davranışlarda dengeli ve kontrollü olarak yaşama halidir.
Dengeli (ölçülü) insan, kendi eğilimlerini, tutkularını, arzularını, korkularını, kaygılarını ve davranışlarını kontrol eden, kendine hâkim olabilen ve asla pes etmeyen insandır. O kendini bilir ve tanır. Siyah ve beyazın, iyi ve kötünün, tüm zıtlık gibi görünen ikilemin ustası olarak gri alanda ve iyi, doğru, güzel parola (motto) sına uygun olarak bir tamamlayıcı gibi yaşar. Her tepkisinde, eyleminde, hareketinde ve kararında sonuçları düşünme, tüm sorumluluğu üzerine alma vardır. O, rastgele boşboğazlık ile konuşmaz. Eline, beline ve diline hâkim olması gerekliliğini bilir. Gerektiğinde ise gerekli tepkiyi vermekten ve sözleri söylemekten asla çekinmez. Bir eylemi nasıl ve ne oranda bir tepki ile gerçekleştireceğini bilen kişidir.
O, hayatın her alanında bir denge üstadının ipte yürümesi gibi ölçülü olmalıdır. Sözlerinde, düşüncesinde ve eyleminde aşırılıklardan uzaktır. Ani, öfkeli, mantıktan uzak; yalnızca “duygu” itici gücüyle keskin söylemlerin ve eylemlerin sonuçlarının kötü ve güç bir durum getireceğinin bilincindedir.
Düşünmeden, ısrarla hiç durmadan boş boş konuşan, donuk bakışlı, siz konuşunca tavana bakıp donakalan veya uykusu gelen çoğunluğun aksine o, konuşmadan önce düşünür ve söylemeden önce söyleyecekleri hakkında ünlü Sokrates testini yapar. Sokrates’e göre bir şey söylemeden önce üçlü filtre testi gereklidir:
Gerçeklik, iyilik ve işe yararlık! O, şöyle diyor: “Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar değilse niye bana niye söyleyesin ki?”
Dengeli ve ölçülü kişi nefsine hâkim olandır. Nefsine hâkim olmak, tahriklere, dolduruşa getirmelere rağmen, kişinin kendini kontrol edebilmesi ve kendine hakim olmasıdır. O, ne zaman, ne söyleyeceğini ve ne kadar söyleyeceğini bilir.
Arzusunun da, sahip olduğu gücün de yöneticisidir. Kadimlerin o ünlü, dengeli orta yolunun yolucusudur. Her zaman o ince gri alanda yürümeye çalışan kişilikle hür bireydir. Eleştirirken de överken de dengede bulunur.