Politika

Bahçeli: Esad'ın Türkiye ile ön şartsız temas ve diyalog kurması ülkesinin çıkarınadır

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Esad'ın Türkiye ile ön şartsız temas ve diyalog kurması normalleşme iradesi göstermesi önce kendi hayrına sonra da ülkesinin çıkarınadır." dedi.

Abone Ol

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlandığını hatırlattı.

Bütçe görüşmelerine TBMM Genel Genel Kurulu'nda 9 Aralık'ta başlanacağını anlatan Bahçeli, bütçe sürecinde partisinin, Cumhur İttifakı'nın ahlaki ve siyasi ilkelerine uygun hareket ederek sorumlu, yapıcı, müspet ve destekleyici pozisyonunu dikkatle koruyacağını söyledi.

Partisinin milletvekillerinden, Genel Kurul'da dil ve üslup olgunluğunun üzerine bina edilecek hazırlıklı ve donanımlı konuşmalarla fark yaratmalarını beklediğini dile getiren Bahçeli, "Sataşmalara prim vermeden politik tasavvur ve tekliflerimizi anlatmanızı, hamasete itibar etmeden ülkemizin gerçeklerini ve hedeflerini aktarmanızı, söz düellolarına davetiye çıkaran ucuz politikacıların tahriklerine aldırmadan bütçenin siyasi, ekonomik, mali ve hukuki muhtevasını açıklamanızı, hakkında söz aldığınız bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerini her yönüyle ve vizyoner bir bakışla anlamlandırıp parti politikalarımız çerçevesinde anlaşılmasına katkı sağlamanızı her birinizden rica ediyorum." diye konuştu.

2025 yılı bütçesi ile 2023 yılı kesin hesap kanun tekliflerinin Türkiye'ye hayırlı olması temennisinde bulunan Bahçeli, 2025 yılı bütçesini sonuna kadar destekleyeceklerini vurguladı.

"Türkiye ekonomisi sıkıntılı ve zorlu dönemleri geride bırakmıştır"

MHP lideri Bahçeli, Türkiye ekonomisinin 4 yıl boyunca kesintisiz 17 çeyrektir büyüme performansı gösterdiğine işaret ederek bunun, önemli bir başarı olduğunu ve hak teslimi yapılması gerektiğini belirtti. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Milli gelirimizin bu yıl sonunda 1 trilyon 330 milyar dolara ulaşmasıyla birlikte kişi başına düşen gelirin 15 bin 500 dolar sınırını geçmesi, bunun yanı sıra bütçe açığının gelecek yılda yüzde 3,1'e gerilemesi, karamsarlık salgınıyla siyasi ahlak entübesi yaşayanları şaşkına çevirmek şöyle dursun, perişan edecektir. Enflasyon kuşatması kırılırken hayat pahalılığının şiddetli akını püskürtülmektedir.

2024 yılı haziran ayı itibarıyla dezenflasyon süreci başlamıştır. Türkiye ekonomisi sıkıntılı ve zorlu dönemleri geride bırakmıştır. Ekonomik huzur ve güvenliğimizi tehdit eden dalgalanmalar zayıflamıştır. 2025 yılı bütçe parametrelerini, ikmal ve takip edilen ekonomi politikalarının iç yüzünü okuma basiret ve becerisine sahip olan her insanımız ekonomik ufkumuzun açıldığını takdir edecektir. Siyasi istikrara eklemlenecek, hatta perçinleyecek ekonomik iyileşme ve ilerleyiş tablosunu karalamak ve baltalamak amacıyla hazır kıta bekleyen yabanıl ve yozlaşmış zihniyetlerin boş durmadığı da bir başka gerçek olarak karşımızdadır."

"Vatandaşlarımızı, ekonomik aktörleri soğukkanlılığa davet ediyorum"

Devlet Bahçeli, "İstanbul'da, yurt dışında basılan sahte 50 ve 100 dolarlık banknotların piyasaya sürüldüğü ve bu nedenle Kapalı Çarşı'daki bazı döviz bürolarının dolar alımını durdurduğu" yönündeki iddiaları hatırlatarak iddiaların bir maksada matuf, külliyen yalan ve saptırma olduğunu söyledi. Bahçeli, şunları kaydetti:

"Bir anda tetiklenen panik ortamının, ticaretin belkemiği Kapalı Çarşı'ya kadar sirayet etmesi, döviz bürolarının alım-satım işlemlerini bıçak gibi kesmesi, bize göre Türkiye'ye yönelik bir operasyondur. Sahte dolardaki ilk akışın güneydoğu sınırımızdan kaynaklandığının ileri sürülmesi de son günlerdeki pozitif ülke gündemini gölgeleme sinsiliğinde, ekonomik ayağın faal olduğunu düşündürmektedir. Sahteliğin ve sahtekarlığın geçer akçe olduğu bugünkü dünyada, insanın bile sahtesi varken, dövizin sahtesine dudak bükmek elbette ikna edici bir durum değildir.

Her ayrıntıyı, kuytuda gizlenen her ihtimali araştırmak esas olmalıdır ancak ortada fol yok yumurta yokken ekonomiyi provoke etmek, dipsiz bir kuyuya taş atan bozguncu taifenin peşine takılmak, ülkemize yapılabilecek vahim bir kötülüktür. Körüklenen kötülüğün berhava edilmesi, hayat memat konusudur. Bu kapsamda FETÖ'nün tertiplerine azami ölçüde uyanıklık göstererek vaziyet almak, dedikodu işletmesine dönüşen kirli odakları tefrik edip açığa çıkarmak, devletin temel sorumluluğudur."

İddialar üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının harekete geçerek sahte para basımı ve dağıtımı konularının araştırılması amacıyla resen soruşturma başlattığını anlatan Bahçeli, sahteliğe ve sahtekarlığa karşı mücadelenin, amasız ve amansız şekilde sürmesi gerektiğine işaret etti.

Bahçeli, "Ülkemizin sahte parayla anılmasını planlayanların pirelenmiş hevesleri pis kursaklarında bırakılmalıdır. FETÖ'cü alçakların, bölücü ve yıkıcı terör örgütü yandaşlarının sosyal ve ekonomik ahlakı zehirleme teşebbüslerini engellemekle birlikte dolandırıcılığın ve kalpazanlığın azılı fail ve figüranlarını kıskıvrak yakalayarak hesap sormak, herkese de ders ve ibret olacaktır. Vatandaşlarımızı, ekonomik aktörleri soğukkanlılığa, sükunete ve sakin olmaya davet ediyorum." değerlendirmelerinde bulundu.

Bahçeli, MHP'nin meseleyi her açıdan incelediğini, sahte para iddiasının maksatlı şekilde dolaşıma sokulduğu görüşünde olduklarını bildirdi.

"Irak ve Suriye coğrafyası Türk milletini bilir"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Beşşar Esed yönetiminin aklını başına alması, mezhep taassubunu terk etmesi, düşmanı dost sayan, dostu da düşman gören ilkel ve ilkesiz siyasi dürtülerle arasına çizgi çekmesi gerektiğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Esad yönetimi kabuğuna çekilip uzun süre ayakta kalacağını düşünüyorsa biliniz ki, yanıldığını er veya geç anlayacaktır. 400 yıl hakimiyetimizde bulunan coğrafyaların, sömürgeci güçlerin ve devşirdikleri işbirlikçilerin envai tezgahlarıyla, sınır ve eşik tanımayan ihanetleriyle nasıl da elimizden çıkıp gittiğini hafıza kayıtlarımızda saklı tutuyoruz. Irak ve Suriye coğrafyası Türk milletini bilir, Türk milleti de o gönül ve kültür coğrafyalarını yüreğinde taşır. 27 Kasım'dan itibaren Halep'e yönelik saldırıları konuşmadan önce, Rusya ve İran destekli rejim güçlerinin 2016 yılında Halep'te yaptığı toplu katliamları, mezhep temelli şiddet sahnelerini, sürgün edilen masumları, tarihinden koparılan bir şehrin acı veren dramını unutmadığımızı, hiçbir zaman da unutmayacağımızı hatırlatmak isterim. İsrail ile Lübnan arasında yapılan ateşkes anlaşmasından hemen sonra Halep krizinin doğması üzerine başlayan tartışmaların, bir tesadüf mü yoksa bir tertip mi olduğuyla ilgili münakaşaların, o güne kadar biriken çatışma enerjisini, artan coğrafi basıncı hesaba katmadığı anlaşılmaktadır.

Bir yanda zafer çığlıkları atılırken, diğer yanda felaket tamtamlarının çalınması ifrat ve tefrit dozajı yüksek düşüncelerin eseridir. Mücavir coğrafyalarımızda Türkiye'ye musallat olabilecek, bölgesel krizi yaygınlaştıracak hiçbir silahlı hareketlenme ve hesaplaşmayı doğru ve meşru göremeyiz. Halep'ten İdlib'e kadar tekrar açılan çatışma güzergahının Türkiye'ye yansımalarını enine boyuna düşünmekle mükellefiz. Sınırlarımızın dibinde orayı burayı bombalayanların, Suriye'nin kuzeydoğusunda bölücü terör örgütünü palazlandırıp pışpışlayanların, ne aradıklarını, hangi hak ve hukuka dayanarak bölgemizde konuşlandıklarını sormak ve bununla kalmayıp pılınızı pırtınızı toplayıp gidin demek en tabii hakkımızdır."