AYDIN’DA KARAYOLLARI ÇİLESİ

Abone Ol

“Karayolu” kelimesinin içeriğinden yeryüzü , yani “kara” 'ların üzerinde yapılmasından geçtiği gibi , asfaltın rengi olan kara sözcüğünün anlamından da kaynaklandığı düşünülebilir.

Düşündükçe ve karayollarını kullandıkça üçüncü bir anlamı ise yollarda çekilen kahır, Karanlık çile ve içine düşülen karabasan olabilir mi acaba ..?

Çok sık olmasa da, hem yolcu hem de sürücü olarak karayollarını kullanıyoruz hepimiz. Özellikle salgın kısıtlamalarının sona erdiği bugünlerde , cesaretlenen bir çok Aydın'lı yaz aylarının değişmez ritüeli , sahillere akın başladı. Özellikle Cuma akşamından Pazartesi, sabahına kadar Aydın dan sahillere ,sonrasında da geriye gel git'ler yaz boyunca devam edecek.

Hele önümüzdeki Kurban bayramında bu trafik 2 kat daha artacak.

peki karayollarımız hazır mı bu yoğun trafiğe derseniz,

işte orada “kapkara” bir sorun ortaya çıkıyor işte.

İl Koordinasyon Kurulu toplantılarına konu olan ve Aydın TMMOB gibi Mühendislerin odalarının üst çatısı olan etkin bir üst kurumun açıklamalarına konu olan SAZLI MAHALLESİNDEKİ şehir içinden geçen yoğun trafik , sürekli sarı ışık sistemi ile geçici olarak çözülmeye çalışıldı. Ama daha dün gene kırmızı ışık sistemi ile yüzlerce araç kuyrukta bekleyerek eskisi gibi cami, ilkokul ve un fabrikası kavşağında sıkıştı kaldı.

Uzun soluklu çözüm şart , ama karayolları bu karadelikleri bir türlü kesin çözüme ulaştırmaktan uzak.

Oysa üç dört şeritli otoyolları açan aynı kurum, en az yazın izmir otoyolundan Ortaklar çıkışı , aynı otoyol kadar trafik yükü olan ve Bodrum , Milas, Marmaris ve daha güneyindeki sahil kasabalarına ulaşım sağlayan Sazlıköy mahallesi kavşağında adeta tıkalı damardaki kan basıncı gibi , tansiyonu arttırmaya yetiyor da artıyor.

Bu kavşaktaki beklemeler hem sürücülerde yol trafik konforunu düşürdüğü gibi, herkesi karabasanlar basarak , strese neden oluyor.

Peki çözümü yok mudur , varsa nedir ?

Elbette vardır , ölümden gayri her şeyde olduğu gibi .

Sazlı beldesi kavşağında , Aydın dan gidişe göre solunda DDY sağında ve solunda yerleşik alan ve meskun mahaller ile çevrili genişlemesi zor ve maliyetli kamulaştırmalar gerektiren coğrafi özelliktedir. Sazlı un fabrikası kavşağından alt veya üst geçit yapılarak karayoluna dik geçişler trafik ışığına takılmadan sağlanabilir.Bu kavşakta karayolu 2 şeritliyken , biraz daha ileride sanayi sitesine doğru daha düz alanda pekala aynı yolun devamı 3 şeritli yapılması mümkündür. Geriye ve sağa sola dönüşleri ilerideki sanayi bölgesinden yapılırsa , diğer 2 şeritten trafik akışı pekala beklemeden sağlanabilir. Sola ve geriye dönecek araçlar en soldaki tek şeridi kullanırken , sağdaki 2 şeritten Söke yoluna bekleme yapmadan trafik akışı sağlanabilir.

Gelelim NOVADA kavşağına .Bu çok geniş kavşağa tam tam 5 ana yolun birleştiği düşünülürse, yazın adeta tam bir karabasan çöküyor sürücülere.Kavşak içinden dönen araçların yoğunluğandan , kavşağa girecek 5 ana yoldan gelen araçlar arkalarında uzun kuyruklar ile dakikalarca beklemek zorundalar.Bu kavşağa acilen bir sinyalizasyon mutlaka düşünülmelidir.

Karayollarındaki son kara nokta ise Kuşadası Söke karayolundan Davutlara dönen yoldan Milli park girişine dek uzanan sahilcilerin kullandığı yazın en yoğun trafiğin bulunduğu iki şeritli ana yoldur.Bu yol yazlığı bulunanların sıkça kullandığı ve 2 şeritli yetersiz ulaşım sağlamaktadır. Özellikle Nazilli Sitesi önünde geçtiğimiz yıl ölümlü trafik kazalrı yaşanan bu ana yol, meskun alan içinden geçtiğinden oldukça da tehlikelidir.Sıkışan trafikte yazın acil bir midahaleye giden veya dönen ambülansın kullanabileceği bir emniyet şeridi dahi yoktur.

Doğum, kalp krizi

gibi acil müdahale gerektirenlerin hastaneye yetiştirildiği bu yol üzerinde mutlaka iyileştirmeler yapılmalıdır.

Aksi takdirde yolda doğum yaparken kaybedeceğimiz anne ve bebek ölümleri , hastaneye yetiştirirken kalp krizinden kaybedebileceğimiz canların hesabını kimse veremeyecektir.

Peki Davutlar Güzelçamlı yoluna nasıl bir çözüm bulunabilir.?

Davutlar şehir içi geçişi , yan yollardan sağlanarak , dönüşü de mevcut yoldan verilebilir. Davutlar Güzelçamlı Milli park yolu ise en az 3 şeritli olarak yeniden düzenlenebilir. Çünkü sağı ve solunda boş alanlar yeterlidir.

Otoyollar açmakla , her şey bitmiyor.

Yazın sıkışan sahil yollarımızında en az otoyollar kadar önemli olduğunu unutmayalım.

BUGÜN İÇİN DEĞİL YARIN İÇİN ÖĞRENMELİYİZ.

Koca bir yılın 6 ayını geride bıraktık.

2021 yılının gelecek diğer yarısının ilk günlerindeyiz.

Göz açıp kapanarak devrilen güneşin , ardımızda bıraktığı geceden sonra, yeni bir gün yarından sonra Pazartesi ile tekrar başlıyor.

Aslında hayat çok hızlı geçiyor.

Önceki haftalarda sayılarına her yıl binlercesi katılan milyonlarca genç hayatlarının dönüm noktasında basamaklardan birini daha aşmak için ÜNİVERSİTE sınavlara girdi.

Gelecek ümidinin kimilerinde yeşerdiği, kiminde ise umutların yok olduğu bu öğrenci seçme işlemi, pek de adil olmasa da, henüz daha iyi bir başka yolu da yok.

Gençlik hayatın en güzel dönem

Umutların , yaşam sevincinin , emellerin tavan yaptığı tozpembe güzel günler.

Ama Üniversite sınavları gibi hayal kırıkları asla sizi yolunuzdan ayırmasın.

Orson Welles'in o ünlü şarkısındaki gibi,

“I know what is it to be young, but you don't know , what is it to be old”

Yani Türkçesiyle ,

“siz yaşlılığın ne olduğunu bilmezsiniz ama, ben gençliğin ne olduğunu biliyorum “

Çünkü herkes asla, bir daha şu an yaşadığından daha genç olmayacaktır.

Sizin yaşadığınız gençliğin ne olduğunu bilenlerden ama yaşlılığın ne olduğunu bilmeyen sizlere bir iki önerim olacak.

Tavsiye ve öğüt pek sıkıcı gelse de, hayatın demidir yaşananlar, yaşanmış deneyimlerdir, geleceğe rehber ve önderdir.

Öncelikle okumak her şeyi okumak en başta gelir.

“Yaratan Rabbinin adıyla OKU!” emreden İkra Suresi'nin 1. Ayetinde yer aldığı üzere,

Öyleyse okumak, daha çok okumak, kendimizi, bu dünyayı ve kâinatı okumak için daha da çok okumak gerekir.

Ama bugünü okumak ve öğrenmek değil, çocukların geleceğindeki şartlara göre eğitim ve öğretim yapmak , okumak esas olmalıdır.

Her şeyin bir şeyini, ama bir şeyin , her şeyini bilmek sizi genel kültür zengini ve uzman kişi yapar.

Evinizde , yemek arasında, hatta Tuvalette, okumak için bir fırsat yaratın.

Roman ,şiir edebiyatın yanı sıra, Genel kültür, teknoloji bilim ve teknik ilgi alanlarınıza göre , beğenizi çeken her şeyi okuyun.

Meraklı olun, Einstein (Aynştayn) “benim başarım , merakımdandır “der.

Neden , nasıl sorularını çokça sorun

hayatın neden'lerini , niçin'lerini sorgulayın.

Öğrenmenin temelini bu sorular oluşturur.

Hayal kurun, başarmanın şartıdır hayal etmek.

Hayal projenin başlangıcıdır.

Sonrası onu gerçekleştirmektir.

Sosyal ilişkilerinizi çevrenizi genişletin.

Dünya artık global bir şehir,

Herkes bir diğerinin tamamlayıcısıdır.

Tüm bunlardan önce “insan olun”

Kendi acısını hissedenler canlıdır. Başkalarının acısını hissedenler ise insandır.

Başkalarını da düşünün, Empati yapın. Başkalarının da fikrini alın, eleştiriye de açık olun ,

Özür dilerim demesi size zor gelmesin.

Toplum için karşılıksız hizmetlere katılın.

Bunun sizin öz güveninizi ve insan olma bilincinizi arttırdığını göreceksiniz.

Her olayda ve gelişmede pozitif olun.

Pesimist yani karamsar kötümser düşünmek eninde sonunda sizi oraya götürür.

Başarmanın önündeki engelleri birer basamak olarak görün .

Her basamakta daha yukarı çıkılacağını ve zirvenin önündeki engellerin çıkılması gereken birer basamak olarak görün.

Her başarısızlık bir öğrenmedir.

Pes etmeyin, ocağa bir çay koyup yine deneyin..!

Size verilen aklı, zekayı sonuna dek kullanın.

“En sevdiğiniz işi yapın hiç yorulmazsınız” der bir özdeyiş.

Ne kadar doğru bir söz ..?

Keyif aldığınız işi yapmak hobi gibidir. Yaptıkça keyif alır ve bu keyif sizi daha da çok iş yaptırır..!

Onun içindir ki meslek ve eş seçimi çok ama çok önemlidir.

Aman siz siz olun, eğer yanlış olan şeylere katlanamıyorsanız iş ve eş seçiminde , geç kalın ve acele etmeyin..!

“Akıl ve bilim benim rehberimdir “diyen Atatürk'ün veciz sözünü sakın unutmayın.

Her işinizde bu sözün rehber olduğunu unutmayın..!

Öğrenmenin yaşı yoktur.

Bu köşe yazarı kardeşiniz gibi ana dalınızdan sonra açık öğretime , Üniversiteye devam edin.

Bana söyledikleri gibi “ ne işimize yarayacak bu yaştan sonra okumak “ diye burun kıvıranlara da, en azından alzaymır ve yaşlılığa bağlı demans'a en iyi çaredir diye cevap verin.

Kahvehanelerde zaman öldürme yerine , beyninizi genç tutmaya çalışın.

Bu nedenle Açık Öğretim fakültesinin öğrenci kabul eden onlarca bölümünden sevdiğiniz bir bölüme katılın.

Daha önce bir Üniversite bitirenlere sadece diplomalarını ibraz etmekle ikinci üniversite bitirme imkanından yararlanın.

Hayat aslında her zaman ve devamlı öğrenmektir.

Tüm okuyucularımıza keyifli bir hafta sonu dilerim. Ama bu temennin yazlıklarına gidecek olan ve sazlı ile Novada kavşağına yolu düşecek olanlara değildir hatırlatırım..(!)


SÖZÜN ÖZÜ:


KİTAPLAR , OKUMAK VE YENİ ŞEYLER ÖĞRENMEK , KAPILAR GİBİDİR. BİR KEZ AÇTIN MI ,BAMBAŞKA BİR DÜNYAYA GEÇİVERİRİZ.



MEHMET ÖZÇAKIR

mehmetozcakir@hotmail.com

P.K:110 EFELER – AYDIN

GSM : 0.542.7608691