Yaz gündönümünün 21 Haziran Pazar günü başlamasıyla kuzey yarım kürede yılın en uzun günü ve en kısa gecesi, kuzey kutup dairesinde 24 saat gündüz yaşanacaktır. Gökyüzünde ve yeryüzünde önemli değişimlerin tekrar edeceği bu yıl dönümünde; insanlık tarihinin en önemli gökbilimcilerinden Uluğ Bey'in hayatını yazacağız.
Uluğ Bey, Güney Azerbaycan (İran)’nın Sultaniye kentinde 1395 tarihinde dünyaya gelmiştir. Babası Timurlu hükümdarı Şahruh, annesi Gevher Şad Sultandır. İkisi kız, toplam sekiz kardeşi, Öge Biki isimli eşinden iki oğlu vardır. Çocukluk yıllarından itibaren çok iyi eğitim almış, sanatla uğraşmış, Farsça öğrenmiştir.
Babası Şahruh’un ölümü üzerine 1447’de Timurlu devlet tahtına çıkmış, iki yıl hükümdarlık yaptıktan sonra siyasi ikbal peşindeki radikal dincilerin 1449’da örgütlediği iç isyanda oğlu Abdüllatif tarafından esir alınmış ve cellatlar tarafından katledilmiştir.
Uluğ Bey, 1406’dan itibaren babası Şahruh’un yanında seferlere katılmış, 1411’de Horasan ve Maveraünnehir eyaletlerinin Mirzalığına[1] atandıktan sonra Semerkant’ta oturmuştu. Timurlu ülkesinin birliğini ve dirliğini tehdit eden gelişmelere karşı verdiği taht savaşlarını kazanınca babası Şahruh tarafından bütün ülkenin hükümdar vekilliğine atanmıştı.
Uluğ Bey, bu dönemde tarih sahnesine çıkmıştır. Türkistan’dan Horasan ve Maveraünnehir’e kadar bütün ülkeyi Türk mimarisinin en seçkin örnekleriyle donatmıştır. Türk edebiyat ve sanatının büyümesine gayret göstermiştir. Fetret döneminin sarsıntılarını atlatmış Osmanlı ve Çin devletleriyle iyi ilişkiler geliştirmiştir.
Fetihlerden ziyade yeryüzü bilgileriyle ülkesinin sorunlarını, gökyüzünün sırlarını çözmeye çalışmıştır. Semerkant’taki medrese ve rasathaneyi yenilemiş, Matematik ve gökbilime ağırlık vermiştir. Astronomi aletleri yapmış, doğa bilimlerinin öğretildiği yeni medreseler kurmuştur.
Teknik ve kadro alt yapısı dedesi Emir Timur'un kurduğu bilim sahasında Kadızade Rumi, Ali Kuşçu, Gıyaseddin Cemşid ve Muiniddin ile birlikte matematik ve astronomi dersleri vermiştir. Bu isimlerle birlikte Semerkant medresesi ve rasathanesinde gözlemler ve araştırmalar yapmıştır. Kendi geliştirdiği usturlap[2] yardımıyla güneş, ay, gezegenler ve yıldızların konumlarını belirlemiştir.
Bilimsel notlarından çıkardığı sonuçları Zeyç Gürgani (Zici Uluğ) isimli ünlü eserinde toplamıştır. 1437-1440 yılları arasında Farsça kaleme aldığı dört ciltlik eserinde; bir senenin uzunluğunu 365 gün 5 saat 49 dakika 15 saniye olarak bulduğunu cebir, geometri ve trigonometrik hesaplarla anlatmıştır. Güney yarım kürede 48 takımyıldızı ve bu takımyıldızların içerisindeki yıldızların koordinatlarını belirlemiş, haritalarını çizmiştir. Güneş, ay ve gezegenlerin hareketleriyle güneş ve ayın yerden uzaklığını hesaplamıştır. İki yüzden fazla şehrin enlem ve boylamlarını, beş gezegenin yıllık hareket değerlerini günümüz verilerine çok yakın hesaplamıştır.
Uluğ Bey, gök cisimlerinin hareketlerini matematik bilgisiyle birleştirirken geliştirdiği yeni tespitlerin kesin esaslarını zicde tablolar halinde açıklamıştır. Böylece kendisinden önce Batlemyus ve Nasirüddin’in kaleme aldığı gökyüzü kataloglarındaki hesap hatalarını ortadan kaldırmıştır. Zicdeki bilgiler, teleskobun icat edildiği 17. yüzyıl başlarına kadar geçerliliğini korumuş, gökbilimin başvuru kaynağı olarak kullanılmıştır.
Dünya; Kopernik,
Galileo ve Kepler’den
önce güneş merkezli gökyüzü sistemini Uluğ Bey’den öğrenmiştir. Eğer teleskop, Uluğ Beyin zamanında icat edilmiş olsaydı, dünyanın güneş çevresinde döndüğünü hiç kuşkusuz ortaya çıkaracaktı. Fakat dönemindeki aygıtların kapasitesi ile bu gerçeğin saptanabilmesi imkânsızdı.
İslam dünyasını aklın ve bilimin yoluna kapatanlar bu kez Semerkant’ta ortaya çıkmış, gökyüzündeki cisimleri incelemeyi İslamiyet’e aykırı gördüklerinden Uluğ Beyin ortadan kaldırılmasına karar vermişlerdi. Çıkardıkları iç isyandan sonra dünya tarihinin en büyük âlimlerinden birisini 14 Temmuz 1449’da katletmişler, Semerkant rasathanesini içindeki aletlerle birlikte yok etmişlerdir.
Uluğ Beyin öldürülmesinden yüz
yirmi yıl sonra İstanbul Tophane sırtlarında III. Murad’ın fermanı ile rasathane kuran Takiyüddin’in rasathanesi de aynı akıbetle karşılaşmıştır. Gözlemevini İslamiyet’e aykırı bulan Şeyhülislam Kadızade Ahmet’in isteğini yerine getiren padişah, yedi yıl hizmet veren rasathaneyi bir gecede top atışlarıyla yıkıp, yaktırmış, yüzlerce makalenin yok edilşine sebebiyet vermiştir.
Uluğ Bey, astronomi ve matematik alanında sadece döneminin değil sonraki çağların da en önemli isimlerinden birisidir. Osmanlı Devleti dâhil bütün Türk dünyası 19. yüzyıla kadar takvim ve imsakiye hesaplarında Uluğ Bey'in zicdeki takvimini kullanmıştır.
Gökyüzünün sırlarını anlamaya çalışan, anladıkça yazdığı ebedi eserleriyle büyüyen, Ay Takvimine adı verilen bilim adamı ve hükümdar Uluğ Bey’i unutamayız.
Yazan: Alper UZUNGÜNGÖR
***
Kaynaklar:
(i) Deniz GULİYEVA, Uluğ Bey Gök Bilimci Hükümdar, Kültür Yayınları, 2008.
Dipnotlar:
[1] Mirza, Doğu Türklerinde soyluluk
sanı.
[2] Usturlap (Rubı Daire), namaz vakitlerinin hesaplanmasında, yükseklik ölçülmesinde ve bazı trigonometrik hesapların yapılmasında kullanılan alettir. Uluğ Bey’in yaptırdığı usturlap 40 metre çapında, 63 metre uzunluğundadır.